Orhun Yazıtları, Göktürk (Köktürk) Yazıtları ya da Orhun Abideleri, Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış eserler. Moğolistan’daki Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını yazan Yolluğ Tigin aynı zamanda Bilge Kağan’ın yeğeni. Yazıtlarda bu abidelerin sonsuza kadar kalması dileğiyle Bengü Taşlar deniyor. 1889 yılında bulunan Orhun Yazıtları’ndan Kül Tigin Yazıtı 732, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazıldı. Yazılar 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen ve Rus Türkolog Vasili Radlof tarafından çözülüp bilim dünyasına kazandırıldı. Bu yazımda ziyaret ettiğim yazıtlar hakkında bilgi, özellikleri, önemi, konusu, tarihçesi, çeviriler, nerede olduğu ve nasıl gidildiği var.

 

Orhun Yazıtları
Orhun Anıtları

 

Orhun Yazıtları Nerede? Nasıl Gidilir?

Orhun Yazıtları, bugünkü Moğolistan’da, Baykal Gölü’nün epey güneyinde, Orhun Nehri vadisinde, Köşö Çaydam (Khöshöö Tsaidam, Koshu-Tsaidam) ve Ögii Gölü yakınlarında, 47.1 enlem ve 102.25 boylam arasında kalan bölgede yer alıyor ve Karakurum’dan gidiliyor. Ben Karakurum’a batıdan, Tsetserleg adlı kasabadan 120km gittim, yeriniz başkent Ulan Bator ise hergün saat 11:00′de kent merkezinin 8 km batısındaki Dragon şehirlerarası otobüs terminalinden otobüs kalkıyor. Ücreti 12000 Tugrik (Moğolistan para birimi Tögrög, MNT) yani 18 lira olan biletinizi bir gün önceden bürodan, ya da aynı gün erken giderek otobüs şoföründen alabilir, 7 saate yakın süren 363 kilometre Moğolistan yolculuğuna çıkabilirsiniz.

 

Orhun Yazıtları nerede
Haritada Orhun Yazıtları

 

Kaldığım Karakurum kasabasının 46 kilometre kuzeyindeki Orhun Abideleri adlı anıtlara giden asfalt yolu Türkiye yaptırdı. Yazıtlar Qrdu-Baliq’in 25 mil kuzeydoğusunda kalıyor. Kasabadan bir arabayla anlaşıp gittim, zaten toplu taşıma yok. Türkiye’nin yaptırdığı asfalt dümdüz ve deliksiz, üstelik ortada şerit bile var. Bu ülkede zor bulunan bir şey. Hatta bir trafik levhası bile gördüm “inek çıkabilir” anlamında, etkilendim. Yol müzede bitiyor ve etrafta başka bir şey yok, ama araçlarıyla yolda gidip gelen Moğollar gördüm, sanırım ülkenin tek normal yolunun tadını çıkarıyorlar. Müzenin hemen yakınında, Moğolistan kırsalında ailesi ile birlikte göçebe çadırında (GER) yaşayan Batochir, Göktürk Yazıtları, anıtlar ve müzeden sorumlu, kapıyı o açıyor.

 

Orhun Abideleri
Orhun Abideleri, Moğolistan

 

Orhun Yazıtları Hakkında Bilgi

Orhun Yazıtları bir hitap metni özelliğinde. Prof. Dr. Muharrem Ergin şöyle diyor: “Hem maddi bakımdan, hem manevi bakımdan bu yazıtlar birer abidedirler.. Kül Tigin abidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı Bilge Kağan’ın duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatçı bir coşkunun içine atan müthiş duygunun edebi bir ifadesidir.”

 

orhun yazıtları hakkında bilgi
Orhun Yazıtları, Köşö Çaydam

 

Orhun Yazıtları Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler veriyor. Türk ve Türkçe adı, tarihte ilk kez Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçiyor. Türk dili, kültürü ve tarihinin en değerli anıtları olarak kabul ediliyor. Yolluğ Tigin, Kül Tigin yazıtını yirmi günde, Bilge Kağan yazıtını da otuz günde yazmış.

 

Orhun Müzesi
Orhun Abideleri Müzesi

 

Orhun Abideleri üzerindeki metinlerin dili olan Göktürkçe kısımların dışında, Çince çeviri de var. Bilge Kağan yazıtı, Bilge Kağan’ın ölümünden bir yıl sonra oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılmış. Yazıtta Bilge Kağan ve yeğeni Yolluğ Tigin’in sözleri yer alıyor. Bilge Kağan yazıtı hem devrilmiş, hem de parçalanmış, o yüzden tahribat ve silinti çok fazla. Bu yazıtın etrafında türbe enkazı, balbal (anı taşı) ve heykeller bulundu.

 

Orhun Anıtları Müzesi
Orhun Yazıtları Müzesi

 

Orta Asya Türk tarihi ve edebiyatının göçebe geçmişimizin ilk yazılı örnekleri olması bakımından büyük önem taşıyan Orhun Anıtları Moğolistan’da yapılan Orhun Müzesi’nde koruma altına alındı. Orhun Yazıtları ve çevrelerinde bulunan heykeller 2008 yılında TIKA tarafından yaptırılan Orhun Müzesi içerisine yerleştirildi, yazıtların asıl yerlerine bire bir kopyaları dikildi. Aşağıda sekizinci yüzyıldan kalma insan figürü var, Arhangay Haşaat, Köşö Çaydam, Moğolistan.

 

Eski Türk anıtları
Eski Türk heykelleri

 

Orhun Alfabesi – Göktürk Alfabesi

Göktürk (Köktürk) alfabesi Orhun Anıtlarıyla öğrenildi. Onun için Göktürk alfabesi Orhun Alfabesi olarak da biliniyor. Göktürk (Köktürk) runik yazısı, Türk yazı dilinin ilk yüzyıllarında, özellikle 5. ve 9. yüzyıllar arasında yaygın olarak kullanıldı. Orhun alfabesi 4’ü sesli, 34’ü sessiz harf olmak üzere 38 harfli. Yazıda harfler birbirine birleştirilmiyor. Kelimeler de birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılıyor. Yazı sağdan sola, istenirse yukarıdan aşağıya yazılıyor. Orhun Abidelerinde satırlar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru düzenlenmiş. Aşağıda fotoğrafını çektiğim bir Orhun Yazıtları ayrıntısı var.

 

Göktürk yazıtları
Göktürk Alfabesi

 

Kül Tigin Yazıtı

Kül Tigin Yazıtı mermerden yapılmış dört yüzlü bir taş abide. Bu anıtın boyu 3.75 metre. Üzerindeki yazıların boyu ise 2.75 metre, doğu ve batı yüzleri altta 1.32 metre, üstte 1.22 metre. Kuzey yüzü 46 cm, güney yüzü ise 31 cm genişlikte.

 

Kül Tigin Anıtı
Kül Tigin Yazıtı

Yazıtın batı yüzünde Çince bir yazı ile Köktürkçe bir satır var. Diğer yüzdeki yazıtlar ise tamamen Köktürkçe. Yazılar sağdan sola doğru, yukarıdan aşağıya doğru yazılmış. Bu yönlere bakan yüzler dışında iki yüz arasında, kuzeydoğu, güneydoğu ve güneybatı yönlerinde ise bir kaç cümleden oluşan metinler yer alıyor.

 

Kül Tigin Anıtı
Kül Tigin Yazıtı

Kül Tigin Yazıtı’nda konuşan kişi Bilge Kağan, Göktürk Devleti’nin kuruluşu ve tarihi ile ilgili önemli bilgiler veriyor. Kardeşi Kül Tigin’in 47 yaşında ölümünden çok etkilendiğini ve devlet yönetiminin hangi merkezden yapılması gerektiğini anlatıyor. Kül Tigin’in halkı için yaptıklarından, atalarından İstemi Kağan ve Bumin Kağan ile onlardan sonra tahta çıkan yöneticilerin başarısızlıklarından, kağanlık merkezinin Ötüken’den başka yere taşınmaması gerektiğinden bahsediyor.

 

Orhun Yazitlari
Orhun eserleri

 

Bilge Kağan, Kül Tigin Yazıtı’nı uğrak yere diktiğini belirterek ulusuna bir takım mesajlar vermeyi amaçladığını söylüyor. Bu nedenle sözlerinin unutulmaması gerektiğini, yazıtın dikiliş amacının geleceğe yönelik olduğunu belirtiyor.

 

Orhun Anıtları
Orhun Yazıtları

 

Kağan Çin politikasını “Tatlı sözlerle ve yumuşak ipeklilerle kandırıp uzak halkları yakınlaştırır ve içinde eritir” cümlesiyle açıklıyor. Doğu yüzünün ilk cümlesi evrenle ilgili: “Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında ikisi arasında kişioğlu yaratılmış.” Orta Asya Türklerinin dini inançlarını burada anlattım: Şamanizm ve Tengricilik

 

Kül Tigin Abidesi
Kül Tigin Anıtı

 

Bumin ve İstemi kardeşler I. Türk Kağanlığı’nı kurarak kişioğullarının yönetimini üstlenirler. Düşman halklara “baş eğdirip diz çöktüren” bu iki kağan öldükten sonra yönetimi devralanlar, yanlış politikalarla devleti yıkıma sürükleyerek 50 yıl sürecek Çin egemenliğine neden olurlar. MS 630-680 yıllarındaki bu dönemi Bilge Kağan yazıtta anlatıyor: “Bey olmaya yaraşır erkekler kul, hanım olmaya yaraşır kızlar köle olmuş, Türk beyleri Türklükten vazgeçip elli yıl Çin imparatorluğuna hizmet etmiş.”

 

Moğolistan Türkleri
Moğolistan Türk eserleri

 

Orhun Yazıtları üzerinde, Bilge Kağan kardeşi Kül Tigin’in asker niteliklerini vurgulayan savaş anılarını anlatıyor: “Kül Tigin olmasaydı annem Katun ve diğer kadınlarımız köle olacaktı, erkeklerin cenazeleri gömülmeden yazıda yabanda kalacaktı.”

 

Yazıttan Göktürkçe aslının Latin harfleriyle yazılışı ve günümüz Türkçesine çeviri örneği:

 

Ol yirgerü barsar Türk budun ölteçi sen. Ötüken yir olurup arkış tirkiş ısar nerig buriguğ yok. Ötüken yış olursar beriggü il tuta olurtaçı sen. Türk budun tokurkak sen. Açsık tosık ömez sen. Bir todsar açsık ömez sen. Antağırigın üçün igidmiş kağanıngın sabin almatın yir sayu bardığ. Kop anda alkıntığ, arıltığ. Anda kalmışı yir sayu kop toru ölü yonyur ertig. Tengri yarlıkadukın üçün özüm kutum bar üçün kağan olurtum.

 

O yere doğru gidersen, Türk ulusu, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın. Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. Orda, geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum.

 

Bilge Kağan Yazıtı

Orhun Yazıtları arasında yer alan Bilge Kağan Yazıtı, yüksekliği 3.80 metre olan bir anıt. Doğu yüzünde 41 satır, güney ve kuzey taraflarında 15’er satır yer alıyor. Böylece Türkçe yazılmış olan toplam satır sayısı 71 ediyor. Batı yüzünde ise Çince bir yazı var. Kuzey yüzünün ilk 8 satırı Kül Tigin Yazıtı’nın güney yüzündeki ilk 11 satır ile aynı. Ayrıca doğu yüzündeki ilk 24 satır ile Kül Tigin Yazıtı’nın doğu yüzünde yer alan ilk 30 satır aynı. Bilge Kağan Yazıtı, Kül Tigin Yazıtı’na oranla daha çok tahribat gördüğü için metinlerde okunamayan yerler var.

 

 

Abidenin bir yerinde Bilge Kağan, oğlunu Turgiş kağanının kızıyla büyük bir törenle evlendirdiğini anlatıyor. Onun döneminde refah düzeyi yükselir: “Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, geride gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar uzanan geniş topraklar ele geçirilmiş; Türk halkı için sarı altınlar, beyaz gümüşler, ipekli kumaşlar, has atlar, aygırlar, samur ve sincap kürkleri kazanılmıştır.”

 

Bilge Kağan sözleri
Bilge Kağan Anıtı

 

Bu yazıtta yer alan yazıların en ünlü kısmı, tüm Orhun Yazıtları hakkında da en çok bilineni:

 

“Türk Oğuz Beyleri, ulusu, işitin! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir?

 

Ey Türk ulusu! Kendine dön. Seni yükseltmiş Bilge Kağanı’na, özgür ve bağımsız ülkene karşı hata ettin, kötü duruma düşürdün.

 

Ulusun adı, sanı yok olmasın diye, Türk ulusu için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki Şad ile ölesiye, bitesiye çalıştım..”

 

Göktürkler
Göktürk insan heykeli

 

Bilge Kağan sık sık yöneticilerin halka eziyet etmemesini ve yazdırdıklarının dikkatle okunmasını öğütler. Doğu yüzü Kül Tikin Yazıtı’nın doğu yüzüyle çoğunlukla aynı olsa da burada bazı ayrıntılara giriliyor: “Babam İlteriş öldüğünde sekiz yaşında kaldım. Töreye göre amcam kağan oldu. Yoksulu zengin kıldı, az halkı çok kıldı.” Ardından kendi kağanlık döneminin başlangıcını anlatıyor. Dokuz Oğuz, Dokuz Tatar, Basmıl, Karluk, Kırgız, Türgiş gibi Türk boylarıyla ve Tangut (Tibet kavmi), Soğd, Çin gibi yabancı kavimlerle yapılan başarılı savaşları anlatıyor. Güney tarafının dokuzuncu satırında büyük oğlunun ölümünü, kendisinin 9 yıl şad unvanı taşıdıktan sonra 19 yıl kağanlık yaptığını söylüyor.

 

Göktürkler
Göktürkler, koyun heykeli

 

Son altı satırda oğlu Tengri Kağan’ın ağzından babası Bilge Kağan’ın ölüm haberi duyuruluyor: “Babam kağan, Köpek yılının onuncu ayının yirmi altıncı gününde vefat etti. Domuz yılının beşinci ayının yirmi yedisinde yoğ törenini düzenledim. Törene Çin’den beş yüz kişilik bir heyet geldi. Cenazede bunca halk saçlarını, yanaklarını ve kulaklarını kesti.”

 

Moğolistan Türk
Moğolistan Türk Müzesi

 

Batı yüzündeki yazıt şiire benziyor: “Bilge Kağan uçtu. İlkbaharda yukarıdaki göğün davulu gümbürdercesine, dağlarda geyikler böğürürcesine yas tutuyorum.”

 

Yazıttan Göktürkçe aslının Latin harfleriyle yazılışı ve günümüz Türkçesine çeviri örneği:

 

Neng yılsıg bodunta üze olurmadım. İçre açsız taşra tonsuz yabız yablak bodunta üze olurtum. Tigin iki şad inim Köl Tigin birle sözleşdimiz. Kangımız eçimiz kazganmış bodun atı küsi yok bolmazun tiyin Türük bodun üçün tün udımadım küntüz olurmadım. İnim Köl Tigin birle iki şad birle ölü yitü kazgantım. Ança kazganıp biriki bodunug ot sub kılmadım.

 

Zengin milletin üzerine kağan olmadım. Tam tersine karnı aç, sırtı çıplak, kötü ve perişan durumdaki ulusun üzerine kağan oldum. Prens iki şad ve kardeşim Kül Tigin ile konuşup anlaştık. Babamızın ve amcamızın kazanmış oldukları ulusun adı sanı yok olmasın diye Türk ulusu için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki şad ile birlikte öle yite çalışıp kazandım. Böyle kazandığım için birleşik ulusu ateş ile su gibi birbirine düşman etmedim.

 

Tonyukuk Yazıtı

Başkent Ulan Bator’un 60 kilometre güneydoğusunda yer alan Tonyukuk Yazıtı ya da uluslararası literatürdeki adıyla Bain Tsokto Yazıtı, 732-734 yıllarında yazılıp dikilmiş olan Göktürk Yazıtlarının ilki. Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtının 360 kilometre doğusunda, Tola Irmağı’nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesinde yer alıyor. 1897 yılında botanikbilimci Yelizaveta Klements tarafından bulundu.

 

Tonyukuk Yazıtı Türkçesi
Tonyukuk Yazıtı

 

Tonyukuk Yazıtı dört yönlü, 243cm ve 217cm yükseklikte iki taş üzerinde yazılmış anıtlardan oluşuyor. Birinci taş üzerinde batı ve doğu yüzlerinde yedişer, güney yüzünde 10, kuzey yüzünde ise 11 satır olmak üzere toplam 35 satır yer alıyor. İkinci taşın ise batı yüzünde 9, doğu yüzünde 8, güney yüzünde 6 ve kuzey yüzünde 4 olmak üzere toplam 27 satır var. İki taşın toplam satır sayısı 62. Yazıtı, Bilge Kağan dönemine kadar başkomutanlık ve vezirlik yapmış olan Tonyukuk dikti. Metnin yazarı Tonyukuk. Yazıtın 725 yılında dikildiği tahmin ediliyor. Tonyukuk, bu yazıtında ilk 47 satırda İlteriş Kağan ile Kapgan Kağan’ın dönemlerinden bahsediyor. Daha sonraki satırlarda ise kendisinden bahsederek Göktürk tarihi hakkında önemli bilgiler veriyor. Göktürkçe ile yazılmış olup, Türkçenin en eski örneklerinin başında geliyor.

 

Orta Asta Türkleri
Orta Asya Türk tarihi

 

Tonyukuk Yazıtı’nın birinci satırı otobiyografiyle başlıyor: “Ben Bilge Tonyukuk, Türk halkının Çin’e bağımlı olduğu (630-680) dönemde doğdum.” Tonyukuk bunun ardından I. Türk Kağanlığı’nın yıkılışına neden olan hataları ve II. Türk Kağanlığı’nın kuruluşundaki rolünü dile getiriyor. Birinci taşın güney yüzeyi, artık egemenliğini kazanmış Türk halkının Çogay ve Kara Kum’da geyik ve tavşan yiyerek yaşadıkları, halkın karnının tok olduğu bilgisiyle başlıyor. Türklerin yeniden güç kazanması üzerine Dokuz Oğuzlar, Çin (Kıtay) devletine elçi göndererek, Türklere karşı üçlü ittifak teklifinde bulunur. Tonyukuk kumandasındaki Türk ordusu, Dokuz Oğuzları yener, Tonyukuk Türk halkını Ötüken’e getirip yerleştirir.

 

Orta Asya Türk tarihi
Orta Asya Türk heykeli, koyun figürü

 

Yazıtın doğu tarafında Şantung’a yapılan akınlardan söz eden Tonyukuk, Çinlilerle ittifak yapan Kırgızlara nasıl saldırdıklarını anlatıyor. Yerli bir kılavuzla geceleri derin karda ilerleyen Tonyukuk askerleri, Kırgızlara uykudayken ani baskın yapar.

 

İkinci anıtın batı yüzeyi, yüz bin kişilik Türgiş ordusunun toplanmasıyla başlıyor. Tonyukuk geri çekilmek isteyen bazı rütbeli askerlere sesleniyor: “Altay Dağları’nı aşarak, İrtiş Irmağı’nı geçerek geldik. Tengri, Umay ve kutsal yer-su bizim yanımızda. Çoklar diye neden korkalım, azız diye niye çekinelim. Hücum edelim.” İki gün süren savaşı Türkler kazanır.

 

Orhun Yazıtları ve nasıl gidildiği hakkında bilgi vermesi dileğiyle.

41 YORUMLAR

  1. Hocam Heykel değil balbal deniliyor.

    En alt kısımda yazdığınız ”Dokuz Oğuzlar, Çin ve Kıtay devletlerine elçi göndererek” Çin ve Kıtay aynı şeydir. ÖZTÜRKÇE de ÇİN yerine Kıtay- Hıtay denmektedir.

    • Merhaba. Heykel ile balbal tam olarak aynı şey değil, balbal eski Türklerin birini anmak için mezar ya da kurganların yanına koydukları anı taşlarına deniyor, altıncı paragrafta belirttim. Çin – Kıtay ifadesini düzelttim, teşekkür ederim.

  2. Daha önceki yazınızda belirttiğiniz üzere Orhun Yazıtları’nda ilk çözülen sözcük Tengri sözcüğüdür. Tengricilik hakkındaki en önemli ipuçları da Orhun Yazıtlarından elde edilmiştir. Yazıtlara göre Türklerin ataları Gök Tanrı’ya inanmaktadır. Bu nedenle Bilge Kağan kendisini tanımlarken “tengri teg tengride bolmış türük bilge kagan” yani “Tanrı gibi Tanrıdan olmuş Türk Bilge Kağan” der.

    Bir bozkır kağanından beklendiği gibi nemrut bir hükümdarlık yoktur. Metinlerin çoğunda sosyal devlet betimlemesi vardır. Öğütleme tavrı edinilmiştir. Zorlama ve baskıdan ziyade “öğüt budur, isterseniz tutarsınız” uyarısı bulunur. Ayrıca yazıtlarda “kağanın topladığı” değil “kağanın etrafında toplanan” bir halk görürüz.

    Sizden diğer yazılarınız gibi Orhun Yazıtları ile ilgili de yine güzel bir yazı bekliyordum fakat itiraf etmeliyim ki bu yazı beklediğimden nefis olmuş. Türk dili ve edebiyatı bölümü mezunu ve dolayısıyla yazıtlarla yaklaşık bir yıl boyunca haşır neşir olmuş biri olarak çok başarılı buldum, hayranlıkla okudum.

  3. Ben teşekkür ederim, Orhun Yazıtları’nı böylesine etkileyici ve ayrıntılı anlattığınız için. Övünmek gibi olmasın ama her zaman çok çalışkan bir öğrenci oldum:) Orhun Yazıtları hakkında elbette söylenecek çok şey var. Ben sadece bir yıl uğraştım ama yazıtlara ömrünü ve gönlünü veren pek kıymetli bilim insanlarımız mevcut. Sevgi ve saygılar benden…

  4. Bilge Kağan’ın hem Kül Tigin Yazıtı’nda hem de kendi adına dikilen yazıtta babası İlteriş Kağan ve amcası Kapgan Kağan’dan söz ederken veziri, danışmanı, komutanı aynı zamanda kayınbabası olan Apa Tarkan unvanlı Tonyukuk’un adından -tahta geçişi nedeniyle kendisinin egemenliğini kabul edenlerin arasında andığı güney yüzü on dördüncü satır dışında- hiçbir yerde bahsetmemesi son derece dikkat çekmiştir. Bu durum bazı Türklük bilimcilerimiz tarafından Bilge Kağan ve Tonyukuk arasındaki yönetim anlayışından kaynaklanan anlaşmazlıklar yüzünden Bilge Kağan’ın Tonyukuk’u yönetimden uzaklaştırmasının bir sonucu olarak açıklanmış hatta Tonyukuk Yazıtı’nın Bilge Kağan ve Kül Tigin Yazıtlarından 360 kilometre uzakta olması da buna bağlanmıştır. Bilge Kağan, planlarına karşı çıkan Tonyukuk’u daha fazla devlet işlerine bulaştırmak istememiş ve fakat bütün hayatı gençliğinden itibaren devlet idaresi içinde geçmiş Tonyukuk’a büyük olasılıkla bu karar ağır gelmiştir. Dolayısıyla Tonyukuk, kendiliğinden Bilge Kağan ve Kül Tigin’e kızarak ailesiyle birlikte ülkenin doğu sınırlarına gelmiş veyahut merkezden zorla uzaklaştırılmış olabilir.
    Sizin için Orhun Yazıtları’nı içeren lisans ders kitaplarımı karıştırdım ve sayfa kenarlarına yazdığım hem o zamanlar hem halen bana en ilginç gelen bu bilgilere rastladım. Yazıtlar konusunda çalışmak hayli zorlayıcı ancak bir o kadar da keyifliydi. Ben, Genel Türk Tarihi’nin İslam Öncesi Dönemi’ni çok beğeniyorum Alper Hocam. Sevgiler.

  5. Rica ederim, bildiklerimi paylaşmayı severim. Çok yaygın bir bilgi değildir zaten sadece bu bölümü okumuş olanların bilebileceği teferruatlardan biridir. Ben de anlaşmazlığa düşmelerine yol açan meseleleri hatırlayamadım; biraz araştırınca Bilge Kağan’ın halkını yerleşik hayata geçirip onları şehirde oturtma, halkı arasında Budizm’i yayma gibi girişimlerinin Tonyukuk tarafından engellendiğini gördüm. Dediğim gibi bazı hocalarımıza göre Tonyukuk’un işlerine karışması Bilge Kağan’ın hoşuna gitmemiş, hayallerinden isteyerek vazgeçmemiştir. Sevgiyle kalın..

  6. Öyle görünüyor. Bilge Kağan Gök Tanrı’ya inanan bir hükümdar olmasına rağmen yeni bir din arayışı içerisine girmiş. Bu gerçekleşmiş olsaydı Türklerin İslam’a geçişi de mümkün olmazdı. Onların sağlıklarında Türk ülkesine ulaşamayan İslam, onlar öldükten sonra da belki hiç ulaşamazdı.

  7. Bence şu anki halimizden çok daha iyi durumda olurduk. Budizm ile birlikte kendi şaman geleneklerimizin karşımı olan bir inanışı sürdürürdük. Bilim, spor konularında ilerler; İslamiyet’in yasakladığı güzel sanatlarda gelişirdik. Türk kültürü, Arap kültürünün etkisinde asimile olmaz; değerlerimiz yozlaşmazdı. Milli benliğini yitirmemiş, çağdaş ve uygar bir millet olarak yükselmeye devam ederdik.

  8. Orhun yazısının nereden çıktığı konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu yazının kökeni ile ilgili başlıca görüşler şunlardır: İskandinav run’ları, Arami, İrani, Eski Türk damgaları, Sogd, Pehlevi, Parth, Grek. Her nedense, araştırmacıların çoğu, Millî Türk Yazısı’na Sami (Arami) ve İndo-İrani bir köken bulmak için yoğun bir çaba göstermektedirler. Ancak bu görüşler pek inandırıcı değildir. Nedenleri de şunlardır:
    Öncelikle, Türk-Orhun harfleri çentme-oyma (runik) nitelik taşırlar ki Türklerin çevresindeki kavimlerden ne İranlılar, ne Hintliler, ne de Çinliler bu tür harf kullanmamışlardır. Arami alfabesi ve ondan türeyen yazılar da (Armazique, Parsi, Pehlevi, Sogd vb) çentme-oyma nitelik taşımazlar. Karakter bakımından Orhun yazısına en yakın tek alfabe batıdaki eski Germen runik yazısıdır ki, Orhun-Türk yazısı ile Germen runik yazısı arasında ne tarihi açıdan, ne de dil açısından bir ilgi yoktur.
    Arami alfabesindeki 22 harfe karşılık, Orhun alfabesinde 38 harf vardır ve Orhun yazısının Arami ya da İrani bir alfabeden kaynaklandığını öne sürenler, bu alfabelerin daha o çağlarda Türkler tarafından Türk dilinin fonetiğine göre nasıl düzeltilip geliştirildiğini açıklayamamaktadırlar. Türk yazısına köken olduğu iddia edilen Pehlevi ve Aramazique yazıların ilk örnekleri en erken milat sıralarına indiği halde, Türk yazısının ilk örnekleri çok daha eskilere, MÖ 5-4. yüzyıllara (Esik ve Kuray kurganları) değin gitmektedir.
    Orhun yazısının kaynağı hakkında ileri sürülen görüşlerden en doğrusu ve akla yatkın olanı, bu yazının Eski Türk damgalarından çıktığı görüşüdür. Nitekim Çinliler, Eski Türklerin değnekler üzerine çentikler çizerek, ok ucuyla balmumu üstüne işaretler yazarak haberleştiklerini ve resmi belgelerini saptadıklarını bildirmektedirler.
    Orhun yazısının Türk buluşu olduğunu söyleyenler, bu yazının eski Türk damga ve işaretlerinden çıktığını kabul ederler. Gerçekten de Orhun yazısındaki harflerden OK sesini veren harf ok’a, (A)Y sesini veren harf Ay’a, (E)S sesini veren harf (s) süngüye, (E)B sesini veren harf ev’e (Eski Türkçe’de “eb”), (A)T – T(A) sesini veren harf dağ’a (Eski Türkçe’de “tag”), (E)L sesini veren harf el’e, (E)R sesini veren harf de er’e yani adam’a benzemektedir.

  9. size az önce çok şey yazdım; hata verdi bilgisayar sildi.
    En son aklımda kalan;

    Jules vernes

    Köyde bile sizi takip edenler var;

    Yemek yerken; Ananm bunu pişirmezdi, bu yemek hayrola tepkisi vermeniz.

    Şimdi gene hata kodu gelirse; bilgisayar kodlarını kendim yazmam gerekecek. 🙁

  10. araçla 4×4 tum asyayı dolaşmak fikrindeyiz iki küçük çocuğumuzla vereceğiniz fikirleri feyz alacağız. teşekkür ederiz. özellikle ata diyarı.

    • Bu harika bir fikir. Moğolistan’a gitmek, Orhun Abideleri’ni görmek heyecan verici. Ancak ben hep uçak, tren, otobüs, minibüs ve gemiyle seyahat ediyorum, hiç araçla gezmedim, kiralamadım ve araba kullanmayı bilmiyorum, o yüzden böyle bir deneyimi tek ülkede bile yaşamadım. Asya’nın zorlu koşulları ve özgürce seyahat etme isteği nedeniyle 4×4 araçlarla gezenler epey var. Aklınızda belli bir rota ve ülkeler var mı? Yola çıkmaya karar verirseniz deneyimli kişilerle iletişim kurmaya çalışırız birlikte.

  11. evet yazılarınızı okuyup resimlerinizi gördükten sonra dahada heyecan verdi rotamız türkmen üzeri olmalı fakat vize azda olsa sorunluymuş bende vize isteyen ulkelere gitmek istemiyorum iran üzeri düşünüyorum yola çıkarken sizinle iletişime geçmek isterim .bu site içinde şahsınıza feyz vermek anlamında şükranlarımı sunarım.nevi şahsına münhasır kardeşim

  12. Yazıtlar dikkatle okunursa Türklerin, Çinlilerle savaşmaktan çok onların kültürel zenginlikleri ve çekicilikleri karşısında zayıf düştükleri anlaşılır. Yani göçebe Türkler, yerleşik hayatın rahatına düşkünlük gösterdikleri için bir çöküş sürecindedirler. Bu durumu engellemek için defalarca Ötüken Ormanı’nda kalınması tavsiye edilir. Bu süreçte Devlet ikiye bölünür ve Bir kısmı esir olur. Yok olmanın eşiğindeki Türklerin yardımına İslamiyet yetişir.

  13. Eğer Türkler, Talas Savaşı’nda Müslümanları değil de Çinlilerin yanında olsa idi tüm Orta Asya’nın tamamen Çinlileşmesi tehlikesi mevcuttu. Zaten Çinlileşen Türk Boyları, milli bilinçlerini kaybetmiş tamamen asimile olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Çinlilerin en büyük korkusu olan Moğollar bile Budistleştikten sonra tamamen eski güçlerini kaybetmişlerdir. Yani düşünüldüğü gibi Türkler, Budist olsalardı daha büyük ve güçlü bir medeniyet kuracakları iddiası gerçekçi değildir. Bu konuda ayrıca Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun Gönül Hanım adlı romanı değerli bir kaynaktır.

  14. Sizin yazılarınızı keyifle okuyorum. Asıl bize ufkumuzu genişleten ve düşüncelerimizi paylaşabileceğimiz böyle bir kültür ortamı sağladığınız için size ve gezi aşkınıza ben teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın

  15. Alper bey merhaba öncelikle ellerinize sağlık. Karayolu rotamda Moğolistan’ın batıdaki şehri Ölgiy (Olgii)’den Karakurum’a oradan da Orhun Yazıtlarına ulaşmak istiyorum, ulaşım tavsiyeniz var mıdır?

    • Merhaba Serhat Bey. Orhun Yazıtları’na şehirler arası toplu taşıma ile mi, araç kiralayarak mı gitmeyi düşünüyorsunuz. Mesafe 1400 kilometre, Moğolistan’da ulaşım zordur ama yol var. Ben o yolu kat etmedim, bilemiyorum ama soruştururuz.

  16. Alper bey selamlar, karayolu yolculuğumda Moğolistan’ın batıdaki şehri Ölgiy (Olgii)’den Karakurum’a oradan da Orhun Yazıtlarına ulaşmak istiyorum, bu yönde ulaşımla ilgili tavsiyeniz var mıdır?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz