Güney Amerika gezisi renkli ve maceralı olduğu gibi riskli de. Pazar günü evsahibim Pedro, kız arkadaşı Patricia ve arkadaşı Pablo, bir parka gideceklerini söyleyip beni de davet ettiler. Mate çayı takımını hazırladılar ve Pedro’nun arabasıyla Montevideo kalesinin olduğu tepeye gittik. Yolda “Türkiye Caddesi” tabelasını görünce hoşuma gitti, kısa bir süre durduk ve fotoğrafını çektim, kaleye doğru devam ettik. Kalenin olduğu park alanı nezih bir yer; aileler çocuklarını gezdiriyor, diğer tarafta çocuklar futbol oynuyor..
Silahlı Soygun
Montevideo Kalesi (Cerro de Montevideo) parkında Pedro makinemle manzaraya doğru fotoğrafımı çekerken arkasında 17-18 yaşlarında iki oğlan oturuyordu, pek şıktılar; birinde poşu vardı, diğerinin saçı çok ilginç bir rastalıydı, kıyafetler hoş. Tam Pedro fotoğrafı çektikten sonra onlarla konuşmayı aklımdan geçiriyordum ki bunlar kalkıp Pedro’nun kafasına silah dayadı. Arbedede Pablo’nun yanağı delindi. Fotoğraf makinemi, Pedro ve Patricia’nin cüzdanlarını alıp kaçtılar. Aşağıdaki fotoğrafta sağ-ortada görülen topun yanında ben fenere doğru dönük duruyordum, Uruguaylı arkadaşlarım da benden birkaç metre ötede fotoğrafımı çekiyorlardı. Tam turunculu ve beyazlı minik insanların olduğu yerde bizim küçük soyguncular oturuyordu.
Güpegündüz bu sakin parkta gözlerime inanabilmem için kaç saniye geçmesi gerektiğini hatırlamıyorum. Etraftaki insanlarda ne bir panik, ne bir telaş, ne de bir müdahale! Herkes kendi halinde; şöyle bir bakıp işlerine devam ettiler; anne çocuğunu gezdirmeye, çocuklar top oynamaya devam etti.. Soygundan hemen sonra arkadaşlarım telefonla polis çağırdılar, polis arabası hemen geldi, eşkal aldılar ve çocukları aramaya gittiler. Latin Amerika gezisi sırasında herkes silahlı soyguna uğramaz elbette, ama en az yerel insanlar kadar bu riske açık olacağınız kesin. Soygun olmasaydı aşağıdaki topun yanında, arkamda manzaralı şöyle bir fotoğrafım olacaktı:
Biz karakola gittik, rapor tutuldu vs. Karakol da her yer gibi soğuk tabii; memurlar kabanlar, şapkalarla çalışıyor. Pek sevimsiz bir yer; girişte sadece iki küçük masa ve iki memur olan, çıplak, hem birinci hem ikinci anlamıyla soğuk bir oda. Arka taraf bir panoyla kapatılmış, kapıdan geçiliyor, biz o tarafı görmedik. Bizim raporumuzu tutan kadın polis kibardı. Odadaki tek sandalyeye beni oturttular, misafirim ne de olsa. Bu arada Pablo karşıdaki bakkala gitti, aldığı bir torba buzu delinen yanağına tutarak geri geldi. Güney Amerika ülkeleri merakınızı çekiyorsa elbette gezmeye değer, ama gerçekleri bilerek.
Yeni bir fotoğraf makinesi aldım. Neyse ki dün gece size fotoğraf yayınlamak için makinemin belleğindekileri Pedro’nun bilgisayarına kopyalamıştım. Türkiye Caddesi tabelası dışında fotoğraf kaybetmedim. Yoksa çok üzülürdüm. Silahlı soygun bir Güney Amerika seyahati yapan herkesin başına gelebilir. Uruguay başkenti Montevideo, seyahatimdeki diğer Latin Amerika kentleri Sao Paulo ve Buenos Aires‘e göre bu konuda daha güveli olmasına rağmen, piyango bana burada isabet etti.
Arkadaşım bu tip olayların burada sık olduğunu düşünmememi, örneğin bugünkünün bu yıl yaşadığı sadece üçüncü soygun olduğunu söyleyince kulaklarıma inanamadım. Asayiş berkemal yani.. Arabayla Pablo’yu evine bıraktıktan sonra El Brasero Parrillada adlı lokantaya gittik. Parrilla mangal demek. Yediklerim sayfamda burada neler yediğimi görebilirsiniz, aşağıdaki mangal Uruguay‘daki parrilla’nın resmi.
Uruguaylı arkadaşlarım bu soyguna kendileri için olduğu kadar (hatta sanırım daha da fazla) benim için de üzüldüler. Uruguay’a beslediğim ilgi ve sevgiye rağmen benim başıma bu gelmemeliydi. Ama Uruguay’ı sevmeye devam ediyorum elbette. Uruguay Latin Amerika ülkeleri arasında özel bir yere sahip; ekonomik ve sosyal hakların yüksekliği, eğitimi, modernliği ve özgürlüğü dikkat çekiyor. İlgili yazım: Hayallerimin Ülkesi Uruguay.
Uruguay’ın başkenti Montevideo sahilinde kış öpüşmesi ve kumsal.
Montevideo Sahili
Uruguay beni şaşırtmaya devam ediyor. Parkta marihuana – esrar içme etkinliğinin afişini asmışlar. Uruguay’da esrar içmek, denetimli olarak satın almak serbest. Uruguay esrarı yasallaştıran dünyada ilk ülke.
Uruguay’da Temmuz kışında kumsalda futbol.
Güney Amerika gezisi en çok sıcak insanlarıyla güzelleşiyor. Montevideo’nun Temmuz kışında güler yüzlü arkadaşlarım Florencia ve Marco ile sahilde.
Arkadaşlarımın mate çayı takımı.
Latin Amerika Sokak Dansı Candombe
Akşam sahilde (rambla) eğlenip sohbet ederken uzaktan davul sesleri geliyor, soruyorum ve bunun uzun zamandır görmeyi hayal ettiğim Candombe olduğunu öğreniyorum. Sahilde arkadaşlarımla mutluyum ama Candombe’yi kaçıramam, onlara bu akşamlık hoşçakalın deyip hangi caddeden gitmem gerektiğini soruyorum. Ancak Candombe çalanların belli bir yeri yok. Palermo semtine dalıp sesi takip etmem gerekiyor, ben de öyle yapıyorum.
Uruguay’ın ulusal ve geleneksel müziği olan 200 yıllık Candombe, on sekizinci yüzyılda buraya Afrikalı kölelerin gelişinin ardından kültürlerin kaynaşmasıyla ortaya çıkan Afro-Uruguay kültürüne ait. Candombe aslında Tango ve Milonga adlı daha yaygın bilinen müzik türlerinin kaynağı. Latin Amerika dansları arasında köklü bir yere sahip.
Nijerya’dan Yorubalar, Kongo ve Angola’dan Bantuslar, Mali’den Ewe-Fon ve Fannti-Ashanti, Sudan’dan Mandinga ve diğer Afrikalı etnik grupların gelişi, tüm kıtanın kültürünü etkiledi, Latin Amerika müzikleri renklendi. Ancak Afrikalı kölelerin Uruguay’a olan katkısı kıtanın genelinden özellikle müzik alanında ayrılıyor.
Latin Amerika Müzikleri
Latin Amerika müzikleri ve dansları içerisinde Brezilya için Samba, Küba için Rumba ve Cha Cha, Porto Riko için Bomba ne demekse Uruguay için de Candombe o demek. Eskiden çok sayıda Afrikalı köleyi ve torunlarını cezbeden, dramatik ve dini bir danstı. Candombe Ocak ayının altısında Uruguay’da “Üç Bilge Adam Günü” (Día de los Reyes Magos, Day of the Three Wise Men) veya “Krallar Günü“nde (Día de los Reyes, Day of Kings) kölelerce Kongo Kralının taç giyme töreninin yıldönümlerinde çalınırdı.
Candombe dansı ritüeli eskiden dini binalarda veya dışlarında yapılırdı ve dansa eşlik eden, bir baget ve bir elle çalınan Tamborile, Marimba, Chocalo ve Zambomba adlı davullar çalınırdı. “Tango” sözcüğü sadece dansı ifade etmez, aynı zamanda çalınan davullar ve mekanı da kapsardı. On dokuzuncu yüzyılın sonuna dek Candombe ritüeli Beyaz Montevideo nüfusu tarafından yasaklanmıştı ve ahlaksızlık olarak sert biçimde cezalandırılıyordu. Buna rağmen, o zamanlar gecekondu semtleri olan Palermo ve Sur Mahalleleri’nde (barrio) yaşayan siyahlar danslarını etmeye ve davullarını çalmaya devam ettiler. Güney Amerika müzikleri susmuyor, Latin dansları devam ediyor.
Palermo’da Candombe: oynak ritimler, doğaçlama adımlar ve rota, enerjik, yarı-atletik hareketler! “Candombe” sözcüğünün Ki-Kongo dilinde anlamı “zencilere ait”.
Uzun yıllardır Montevideo’da yazın hemen her akşam, kışın hafta sonları davullar arasındaki ritmik “diyalog” halkı Candombe’ye çağırıyor. Sur ve Palermo adlı eski zenci mahallelerinin bazı köşelerinde ‘Cuerdas de Tambores’ adlı davul grupları ateş yakıp etrafında halka şeklinde dizilerek davullarının derilerinin ince akordunu yapıyorlar, ardından davulların sesini takip ederek diğerlerine katılıyorlar. Candombeciler doğaçlama çalıyor ve dolaşıyorlar, belli bir caddeyle sınırlı değiller. İstedikleri sokağa giriyorlar ve sürücüler onlara saygı gösteriyorlar, yollarını değiştiriyor veya bekliyorlar. Hiç kimsede bir kızgınlık veya ters bakış görmedim. Mahalleli de rahatsız olmuyor. Bizde olsa “yeter be 200 senedir her gün, her gün!” diye bağırıp kafalarına pencereden şişe atanlar bile olurdu.
Candombe 2009 yılında UNESCO tarafından İnsanlığın Manevi Kültürel Mirası Listesine alındı. Bugün Montevideo’da hemen hiç zenci kalmasa da, Candombe özellikle gençler tarafından bir gurur kaynağı olarak benimseniyor ve hala kentin Afrika kökenlilerinin kimliğini temsil ediyor. Grupların işbirliği, ihtiyaçları, duyguları, Candombe ile açığa vuruluyor.
Cuerdas de Tambores veya kısaca Cuerda denen davulcu gruplarınca çalınan Candombe’nin fıçı biçimindeki Tamborile adlı davullarının boyut ve işlevlerine göre üç türü var:
- chico, küçük, yüksek tınılı, ritmik pendulum (rakkas)
- repique, orta boy, doğaçlama melodilerle Candombe’nin ritmine renk katar
- piano, büyük boy, dik piyano veya elektrik bas benzeri bir işlevi var
Candombe harika! Hayallerimden biri daha gerçekleşti. Keşke benim ülkemde de böyle şeyler olsa.. Ben sıradan bir kış günü izledim Candombe’yi. Uruguay’a yazın (bizim kışımız) gitme imkanı olanlar Şubatta Montevideo Karnavalı‘nı (Carnaval de Montevideo) yakalayarak daha renkli görüntülere tanık olabilirler, aşağıdaki gibi:
Gece Palermo’dan sahile inerken kumarhaneye (casino) girip tuvaleti kullandım. Kimlik falan soran olmadı.
Montevideo’da Ev Ziyaretim – Uruguay’da Yaşam
Sahildeki arkadaşlarımdan ayrılmadan önce bu akşam beni evine davet eden CS üyesi Iia’nın (asıl adı Ianira ama kısa adını kullanıyor) adresini gösterdim. Evinin olduğu Rivera, iyi bir semtmiş. Sokağını bilemediler, Iia’yı aradılar ve tarif aldılar. Otobüsle gitmek zormuş, üstelik eylem de varmış, taksiyle gitmek durumundayım. Candombe’den ve kısa kumarhane ziyaretimden sonra sahilden taksiye bindim. Uruguay taksilerindeki ücretlendirme yönteminde bizimki gibi standart bir açılış ve sabit adımlarla artış yok. Şoför upuzun tabloyu gösterdi, gideceğimiz semtin ait olduğu fiyat sınıfını işaret etti. Ücretlendirme gideceğiniz yere göre değişiyor, şoför tabloya bakıp sizin hedefiniz hangi gruba dahilse taksimetreye onun kodunu girerek açılışı yapıyor. Taksici İngilizce bilmese de kazıklanmayacağımdan emin olmam için bana işaretlerle elimdeki adrese göre doğru ücretlendirdiğini adım adım anlattı.
Merkezin Doğusundaki Rivera Mahallesi’nde Rimac Sokağı’nda Iia’nın evinin önünde taksiden indim, kapısında otomobil, bahçeli, güvenli, dubleks şık bir müstakil ev. Iia’nın anne-babası doktor. Evde kesin kalorifer veya soba vardır diye sevindim, Temmuz kışında günler sonra nihayet bedenim ısınacak dedim. Iia kapıyı açtı, oymalı antika mobilyalarla dolu şık bir salondan geçip mutfak-salonlu günlük yaşam alanına geldik.
Aile montlar, kazaklar, kaşkollarla oturuyor. Haydi buyrun Uruguay’da zengin evine. Buz gibi. Iia’ların ikram teklifine bir bitki çayı isteğiyle yanıt verdim. İçine limon da rica ettim.
Artık Iia ve ailesinin evini de Türkiyeli bir nazar boncuğu koruyacak. Iia’nın annnesi, “duvarın orası tam da onu bekliyordu” dedi.
Bu güzelim sandalyede oturup üşümek ne tuhaf bir duygu.
Uruguay’lı arkadaşım Iia ile evindeyiz. Türkiye’den küçük hediyelerim işlemeli para çantası, Burhan Öçal’ın Trakya All Stars albümü ve nazar boncuğu. Duvardaki nazar boncuğu arkamızda görünmüyor maalesef.
Iia’nın annesi Burhan Öçal’a bayıldı. Iia’nın çevirisiyle sohbet ettik.. Saat 23:00 civarı Uruguaylı aileye veda ederek Pedro’nun evine döndüm. Uzun, eğlenceli, soğuk ve yorucu bir gündü, bu gece dışarı çıkmayacağım.
Uruguay-Montevideo yazılarımın devamı için tıklayın:
Geçmiş olsun, yollarda bu tür olaylar olabiliyor maalesef. Yine de giden bir fotoğraf makinesi olsun önemli değil. Belli ki keyfini bozmamış olanlar.
Tehlikeli bir yer de olsa birazcık dikkat ve uygun motivasyonla keyif yapılacağını göstermen harika 😀
Keyfimi ve seyahat tutkumu hiç kaçırmadı sevgili Güneş.
Teşekkürler 🙂
Hocam geçmiş olsun. Ayrıca şu olayı canlandıran çiziminize de bittim 🙂 Kuzey Kore’yi sabırsızlıkla bekliyoruz…
Teşekkürler Cihad.
Kendini savunman açısından bence en kısa zamanda bir yakın dövüş savunma sporuna judo aikido gibi başlasan iyi olur derim kardeşim..
Latin dansları videoları ararken buldum gezi blogunuzu. Güney Amerika gezisi için dikkatli olmak gerekiyor demek ki.
Latin dansları çok hareketli ve neşeli. Güney Amerika’da seyahat bazı tehlikeler taşıyor evet.
Harika bir izlenim. Ben 2 defa gittim. Ikisinde de kisa sureli yani gunu birlik kaldim. Guzel bir ulke.
Latin Amerika danslarının videolarını çekmekle iyi yapmışsınız.
cs arkadaşım dediğiniz bayanın ve ailesinin yanında kalmadınız mı? cs deyince orada kalacağınızı sandım bir an.
Hayır oraya ziyarete gittim, başka bir CS üyesinin evinde kalıyordum zaten.
Aslinda guvenlik Brezilya (altinizdan arabanizi da calabilirler), Uruguay (otel kapisinin onunde bile soyulan Brezilyalilar), Arjantin (Turkiye gibi) olarak siralanabilir.
Ben de gördüğünüz gibi Uruguay’da silahlı soyguna uğradım maalesef, güvenlik sorunu var. Ancak okuduklarım ve oralı arkadaşlarımın anlattıkları, Buenos Aires’in Montevideo’dan daha tehlikeli olduğu yönünde.
Tek başıma yemek bile yemeyi tercih etmeyen ben ,bu kadar ülkeyi tek başınıza gezmiş olmanıza hayranlık duydum.Herkesin cesaret edeceği bir şey değil bu.Notlarınızı hiç sıkılmadan tek tek okudum.Devamını merakla bekliyorum…
İlginize teşekkürler Sare Hanım. Daha çok gezi yazısı yayınlayacağım.
Esrar serbestliği reformunun ardından Uruguay’ı ‘dünyanın en sosyal liberal ülkesi’ ilan edenlere Jose Mujica, şu cevabı vermiş: “Benim ülkem özellikle açık bir ülke değil. Bu reform da aklın gereğidir, daha liberal olalım diye değil. Kullanıcıları yasadışı sektörün elinden kurtarmak istiyoruz. Ancak onların aşırı içmelerine de müdahale ederiz. Tıpkı viski gibi. Günde bir şişe içiyorsanız hastasınız ve tedavi edilmeniz gerek demektir.”
Yaşasın dünyanın en yoksul ve alçak gönüllü devlet başkanı Jose Mujica! Güzel ülke Uruguay.
Geçmiş olsun
Cs ev sahibesi kız neden öyle makyaj yapmış, bir oyunda falan mı oynuyor? Bir de evler neden ısınmıyor merak ettim.
Teşekkürler. Kız değişik bir tarza sahip sadece. Evler kalorifersiz olduğu için ısınmıyor.
merhaba gulusunuzdeki sicakligi gorunce bir yaziym dedim 🙂
Teşekkürler. 🙂
Merhabalar
bir sureden beri ailemle ( esim ve 2 kucuk cocugum) y.disina yerlesmek ile ilgili arastirma yapiyorum. Uruguay cok ilgini cekti. Uruguay da yasam..yerlesme ile ilgili arastirma yapiyorum.. size cok danismak fikir almak isterim
Merhaba Emrah Bey. Elbette.
uruguay araştırırken sitenize denk geldim.şimdilik uruguay seyahatinizi okuyorum ama hepsini okumak için de sabırsızlanıyorum.sizi tebrik ediyorum. bu yaşta bunca ulkeye gitmeyi başarmış olmanız ne güzel.blogunuzun takipcisiyim artık.ben 45 yaşındayım ve emekli oldugumda orda oturum alıp kalmak istiyorum. ispanyolcaya yavaş yavaş başladım.bir senede konuşacak kadar olurum.sizin bir tavsiyeniz olursa emailim var. beklerim 🙂
Seyahat bloguma ilginize teşekkürler Gülgün Hanım. Uruguay ucuz bir ülke değil, yaşamaya yetecek kadar gelir gerekir. Uruguay vatandaşlığı adlı yazımı da okumanızı öneririm. İyi şanslar. 🙂
Açıkcası bu tür soygunlar ve güvenlik sorunları latin amerika ülkeleri için normal ve alışılmış birşey gibi
Zaten ülke ekonomilerinin çoğu 1. basamakta uyuşturucu sayesi ile ayaktalar.
kahve muz gibi çoğu işlerin %90 oranı amerikalıların elinde olduğundan sıkıntılı.
buenos aires çok daha karışık içinde oturduğun aracı bile çalıyorlar taksilerde taksiciler gene aynı şekilde gasp unsurlarında bulunuyor.
Maalesef soygun ve suç bir Latin Amerika gerçeği. Bana da aynısı söylendi seyahatimdeyken; Buenos Aires daha tehlikeli ama kötü şans beni Montevideo’da yakaladı.
merhabalar, sizce orada dijital medya ajansları, web tasarım ofisleri cokca bulunur mu turkiye’deki gibi. yani oraya bi an spontane sekilde gitsem, sizce bir reklamcı olarak is bulmam ne kadar zor olur? 🙂
Merhaba. Uruguay’daki medya ajansları, web tasarımcıları hakkında bilgim yok. Bence rastgele gidip iş bulmanız pek mümkün değil.
Şans eseri, internette dolaşırken bulduğum sayfanızı okurken kıskanmadım dersem yalan olur. Ağzının tadını hiç bir şey kaçırmasın dostum.
Montevideo yazılarıma ilginize teşekkür ederim. Size de bol seyahatler, çok ülkeler, uzun yollar dilerim.
Instagram da gezerken keşfet de karşıma çıkıp profili inceleyip bulduğum bir sitedir. (Geçmiş olsun dileklerimi de iletmeden geçemeyeceğim).
MERHABALAR,
BELKI DAHA ONCE BI ACIKLAMA YAPMIŞSINIZ ve BEN KAÇIRMIŞ OLABILIRIM EGER OYLE ISE KUSURA BAKMAYIN.BEN ŞU SOGUK OLAYINI PEK ALGILAYAMADIM. MESELA NEDEN O EVINE ZIYARETE GITTIGINIZ INSANLARIN EVINDE BI ISINMA AYGITI YOKTU. ULKEDE ELEKTRIK, GAZ, KATI YAKIT SIKINTISI MI VAR? YOKSA KULLANIMI ILE ILGILI KISITLAMA MI. TESEKKURLER .
Merhaba. Güney Amerika seyahatim sırasında evlerde kalorifer olmamasının nedenini ben de anlayamadım. Kimisi “bizim kışımız hafif” dedi ki değil, kimi “bizde elektrik pahalı” dedi, kimi “burası Latin Amerika, Avrupa değil” dedi. Kes,n olan şey evlerinde üşüyerek oturan yüz milyonlarca insan yoksul değil. İnanılmaz konforsuz bir durum.
Güzel yazılarınız için teşekür ederim… başarılarınızın devamını dilerim hocam.