Bugün Montevideo‘da Lia ve ev arkadaşı Fronzi ile bütün gün yürüdük ve güzel bir gün geçirdik. Kentin eski ve yeni semtlerini gezdik, sohbet ettik, fotoğraflar çektik. Ben bu kenti beğendim. Ciudad Vieja (Eski Kent) adı gibi Montevideo’nun en eski kısmı bugün bir mahalle (barrio). Eski önemini yitirip onlarca yıl terk edilen mahalle, belediyenin son yıllardaki girişimiyle büyük bir dönüşüm yaşadı. Gündüz sakin, hoş sokaklarla dolu bu barrio, kentin gece hayatının merkezi haline geldi. Uruguay gezisi başkent Montevideo ile devam ediyor, işte Uruguay gezi notları.
Ciudad Vieja semtinde kentin barlarının çoğu, Uruguay yemek ve içecekleriyle dolu Mercado del Puerto (Liman Pazarı), Uruguay’ın ve Latin Amerika‘nın Güneyinin en önemli limanı bulunuyor.
Uruguay Gezi Notları
Montevideo heykellerle dolu bir kent, ve çok yüksekte olmayıp erişilebilen bütün heykellere birer kalp yapıştırıldığını gördüm. Kim yapıyor bunu bilmiyorum.
Aaa, bu bizim İstanbul’dan Garibaldi yahu! 17 yıl önce Beyoğlu’nda Garibaldi Restoran’da yemek yedikten sonra kim olduğunu merak edip araştırdığım bu İtalyan, Uruguay’da karşıma çıktı. İtalya’nın atası kabul edilen Giuseppe Garibaldi, 1827 yılında yirmi yaşında iken bir gemiyle geldiği İstanbul’da hastalanır ve geri dönemez. Beyoğlu’nda yaşar, semtteki yabancı okullarda Fransızca ve İtalyanca dersleri verir. İtalyan bir dulun üç oğluna da özel öğretmenlik yapar. Çeşitli nedenlerden dolayı İstanbul’dan İtalya’ya ancak 1832 yılında, Clorinda adlı gemi ile ikinci kaptan olarak dönebilir.
Garibaldi 1839’da politik nedenlerle Güney Amerika‘ya gitmek zorunda kalır. 1842 – 1848 yılları arasında Uruguay Filosu’nun komutanlığını yapar.
Garibaldi 1862 yılında Roma yenilgisinden sonra da İstanbul’da sürgün hayatı yaşadı. İstiklal Caddesi’nde Çiçek Sokak’ta oturdu, İtalyan İşçi Yardımlaşma Derneği’ni (Societá Operaia İtaliana) kurdu ve ilk başkanlığını yaptı. Yardımlaşma derneği bugün Casa Garibaldi İstanbul adıyla hala aktif durumda. Garibaldi Beyoğlu’nda hala gördüğümüz İtalyan mimarisine de katkıda bulundu.
Ülkesine döndükten sonra papanın dahi birleştiremediği İtalyan kent devletlerini tek çatı altında toplayan Garibaldi, İtalya’nın en büyük ulusal kahramanı. Son yıllarında işçi ve kadın hakları gibi konularla ilgilendi, din, ırk ayrımına ve idama karşı keskin bir muhalefet yürüttü.. Wikipedia’nın bile ne Türkçe ne de İngilizce Garibaldi sayfalarında İstanbul’da iki kez yaşamasıyla ilgili tek kelime bile bahsedilmemesi ne tuhaf! (Kısa süre önce blogumu kaynak göstererek eklemişler)
Lia ve Fronzi ile Ciudad Vieja semtinde rastladığımız bu üç çocukla eğlendik.
Uruguay Hakkında Bilgi
Aşağıda heykelini gördüğünüz Bruno Mauricio de Zabala (1682–1736) İspanyol bir asker ve sömürge yöneticisi. 1717 yılında İspanya tarafından bugün Uruguay ile Arjantin‘i ayıran Rio de la Plata Nehri’nin Kaptanı Derya’sı olarak atandı. Dünyanın en geniş nehrinde korsanlara ve nehrin sahibi olmaya çalışan Portekizlilere karşı savaştı. 1726 yılında bu mücadele için bir kale inşa inşa ettirdi. Bu alan daha sonra Montevideo kentine dönüşerek İspanyolların Banda Oriental (Doğu Kıyıları) olarak adlandırdıkları bugünkü Uruguay ve Güney Brezilya‘nın denetim ve yönetim merkezi, daha sonra da Uruguay’ın başkenti oldu.
Yukarıda Zabala Anıtı’nın alt ön kısmındaki çıplak kadın heykelinin altında “özgürlükten ne çekinin ne de korkun” yazıyor.
Aşağıdaki kabartma heykel besbelli ki bir Gaucho ve hayvanları. Gaucho Güney Amerika’da Arjantin, Uruguay ve Güney Brezilya’nın bazı bölgelerin sakinlerini tanımlamak için kullanılan bir terim. Bizim bildiğimiz sözcüklerden en yakın “kovboy” olarak çevirebiliriz ama aynısı değil. Kendine özgü kıyafetleri olan, hayvancılık ve çiftçilikle uğraşan, Uruguay kültüründe önemli bir yeri olan gaucho’ların yemekleri çok lezzetli olduğu için birçok lokanta ismine bir de “gaucho” ekliyor. Sözcüğün Güney Amerika yerli dillerinden Mapuche’deki cauchu (serseri) ve Quechua dilindeki hauchu (yetim) sözcüklerinden geldiği söyleniyor ama bu kesin değil.
Uruguay Gezi Bilgileri
Aşağıda Plaza Matriz olarak da bilinen Plaza Constitucion (Anayasa Meydanı) görülüyor. Meydan 1830’da bugünkü şekliyle kuruldu. Montevideo’daki en eski meydan olan Plaza Constitucion, burada ülkenin ilk anayasası üzerine edilen ulusal yemin nedeniyle Anayasa Meydanı adını almış. Burada el sanatları pazarı kuruluyor. Eski kentin kolonyal döneminde ve anayasanın yazılmasından sonraki yıllarda kent yaşamının ana noktası oldu. Bugün de mahallenin önemli meydanlarında birisi ve çevresinde bakanlıklar, bankalar, kültürel kurumlar, lokantalar var.
Sarandi Caddesi’nde hem buralılar hem yabancılar için mate çayı bardağı, el işi kıyafet, mate çayı, süs ve hediyelik eşyalar satılıyor.
Aşağıda mate çayı bardakları ve termosları görülüyor. Uruguay’da herkes mate çayı içiyor, bundan ayrıntılı bahsedeceğim.
Montevideo‘nun eski merkezini çevreleyen surların yıkılıp kentin genişletildiğinden bir önceki yazımda bahsetmiştim. İşte o surlardan bugüne ulaşan tek parça olan kale kapısı aşağıda. Uruguaylı arkadaşım Lia bu fotoğrafı özellikle çekmemi söyledi, çünkü Montevideo’yu iyi temsil eden bir görüntü. Önde Puerta de la Ciudadela (Kale Kapısı), arkada Palacio Salvo.
Burası Montevideo’nun en önemli meydanı Plaza Independencia (Bağımsızlık Meydanı). Ciudad Vieja ile kent merkezi arasındaki meydanda önemli binalar var. Uruguay gezi notları devam ediyor.
Aşağıda anıtını gördüğünüz José Gervasio Artigas Arnal (1764 – 1850), Uruguay‘ın ulusal kahramanı ve “Uruguay ulusunun atası” olarak anılıyor. Ülkenin bağımsızlığı için büyük mücadele vermiş bir lider.
Palacio Salvo (Salvo Sarayı) tam 100 metre yükseklikte şahane bir bina. İtalyan göçmen mimar Mario Palanti tarafından tasarlandı. Türkiye’de bizim düğünlerimizin vazgeçilmez giriş şarkısı olan La Cumparsita tangosunun Gerardo Matos Rodriguez tarafından 1916 yılında bestelendiği Confiteria La Giralda’nın olduğu yere inşa edildi. Gerardo Matos Rodriguez’in öğrenciyken Uruguay karnavalı için bestelediği La Cumparsita, bütün zamanların en ünlü tango parçası ve Türk düğünlerinin neredeyse zorunlu müziği haline geldi.
Ben bu binayı Uruguay’a gitmeyi hayal ederken beğenmiş ve en üst katına çıkmayı istemiştim. Uruguaylı arkadaşım Lia Palacio Salvo’ya hiç girmemiş, güvenlik görevlisinden rica etti, adam “burası bir konut, sadece girişteki sergiyi görebilirsiniz, daha üste çıkmak yasak” dedi. Bir gezgin böyle pes etmez. Asansörlere çaktırmadan yaklaşmamızı söyledim. Gözüne kestirdiği bir bina sakinine “yabancı misafirim var, burayı çok seviyor, sizinle birlikte asansöre binebilir miyiz?” diye sormasını önerdim. Evlerine gitmek için asansörlere gelenlerden bir kadına rica etti, kadın bize şöyle bir baktı, birşeyler sordu, sonra çevresini kontrol edip sessiz olmamızı işaret ederek bizi asansöre soktu.
Bizi üst kata çıkaran kadın İngilizce bilmiyor, Lia aracılığıyla anlaştık. Bizi Palacio Salvo’nun en tepesindeki kuleye çıkardı, asansörlerin bittiği en üst kattan sonra dar bir merdivenden çıktık. Bizi oturduğu küçük daireye aldı, hem kuleden hem de evinden onlarca fotoğraf çektik. Uruguay insanları kibar ve cana yakın; tanıdıkça insanın içinden Uruguay vatandaşlığına geçmek, Uruguay’a yerleşmek geliyor.
Palacio Salvo’yu bize gezdiren kadın başka bir daireye taşınma aşamasındaymış, bizi oraya da götürüp binayı anlattı, başka cephede yer alan diğer dairenin pencerelerinden de fotoğraflar çektik.
Bu dev yapının eski planında en tepede bir deniz feneri planlanmış. Bu fenerin 100 Amperlik lambası ve 9.2 metrelik parabolik aynası, 100 kilometre mesafeden görülebilir olacakmış. Ama bugün bir anten var. Yakın zamana kadar Güney Amerika kıtasının en yüksek binası buydu. Uruguay gezi bilgileri devam ediyor.
Yasak olduğu halde bizi binaya ve evine sokan bu iyi insana, seyahatlerimde günlük çantamda “her an iyi bir insanla tanışabilirim” düşüncesiyle hep taşıdığım bir süslemeli nazar boncuğunu hediye ettim. İletişim bilgilerimi verdim. Lia’dan tercüme etmesini istedim: “Bu iyiliğini unutmayacağız. Benim ülkemde bu mavi boncuğun insanları kötülükten koruduğuna inanılır. Bir gün İstanbul’a gelmeyi düşünürsen evimin kapısı sana açıktır, elimden geleni yaparım.”
Aşağıdaki fotoğrafta görülen grup kürtajla ilgili gösteri yapıyor, ama lehte mi aleyhte mi anlamadım ben, İspanyolca bilmem.
Biz bugün yorulduk, tiyatro yakınında bir kafede oturup çay içtik. Akşam çökünce hava iyice soğudu.
Akşam Lia beni evine davet etti. Ev arkadaşlarıyla tanıştım, Çok azı İngilizce biliyor olsa da uzun saatler sohbet ettik, eğlendik.. Aşağıdaki resimde Lia’nın ev arkadaşı Ines çalıştığı diskoya gitmek için evden çıkmadan önce benimle mate çayını paylaşıyor. Mate çayı ve termosunu da yanında götürecek elbette.
Uruguay’da herkes sizinle mate çayını paylaşmaya hazırdır, ve bunu gülümseyerek yapar.
Türkiye’den Onno Tunç albümü ve işlemeli para çantası hediye ettiğim Lia’nın ev arkadaşlarından işi olanlar çıktı; evde kalanlar ve alt komşuları iki kız ile bütün gece sohbet ettik. Lia dışındakilerin İngilizcesi hemen hiç olmadığı için genelde çeviri yaptı.
Montevideo yazılarımın devamı için tıklayın: Üniversite, lunaparkta çarpışan motosikletler ve çocuklar.
Çok güzel……
Teşekkürler Dilek.
Buenos Aires’te vakit olmamıştı karşı kıyıya geçmeye keşke olsaymış 🙁
merhaba.ben uruguaya yerleşmek istiyorum.hang,i sosyal dernekler ile iletişime geçmek gerek.bu konuda siteler varmıdır.açıkcası h,iç bir tecrübem yok yardımcı olursanız sevinirim.hoşçakalın
Merhaba. Yerleşme konusunu bilmiyorum, araştırmadım. İyi şanslar.
Alper seni takip ediyorum.Harika paylaşımların var. Herkese de tavsiye ediyorum.Mütevaziliğin ve paylaşımların harika….
Çok teşekkürler Mehmet, takibine ve tavsiye etmene sevindim.
uruguay a yerleşme konusunu ben araştırdım ilginçtir hiçbirşey istemiyor ve üstelik 3 yıl oarada kaldığın taktirde vatandaşlık hakkını elde ediyorsun ve avrupaya vizesiz girebiliyorsun.bir de bu 3 yıl süre tam yıl kalman gerekli de değil 1 yıl içerisinde 6 ay kalman yeterli ama 3 yıl şart yani 6 ay içerde 6 ay dışarıda geçirsen bile vatandaşlık hakkını elde edebiliyorsun.
Alper seni oncelikle tebrik ederim.Gezilerindeki izlenimlrini bilgilerini maceralarini bizlerle paylastigin icin.nasipse 2015 mayista campinque car la esimle bizde yollara dusecegiz.rehberlerimizden biride senin paylasimlarin olacak simdiden tesekkurler.
Teşekkürler Erol, yolunuz açık olsun.
oraya turist olarak gittiğimde iş bulmam kolay olur mu? bu arada siten çok başarılı
Teşekkürler Ahsen.
Ben iş aramadım, bilmiyorum. basit işler bulmak pek zor olmaz. Dil önemli tabii.
Okudukça insanın Uruguay gezisi yapası geliyor. Güzel arkadaşlar edinmişsiniz.
Uruguay gezisi keyiflidir, insanları iyidir.
Uruguay’da yaşamak nasıl olur, hiç düşündünüz mü gezerken?
Uruguay’a yerleşmek aklımdan geçmedi, ama sevdiğim ve güzel bir ülke.
Ortam güzel hocam 🙂
uruguay ile ilgili yazılarını severek okuyorum bu arada yukarıdaki resimlerden birinde açılmış olan pankarta “el vacio legal deja nuestros vientres vacios” yani “yasal boşluklar karınlarımızı boş bıraktı” diyor. Pek hoşlarına gitmemiş anlaşılan kürtajın ülkede yasallaştırılması.
Uruguay gezi ve bilgi yazılarıma ilginize teşekkür ederim, çeviri için de. Demek ki kürtaj karşıtları imiş.